Malulen emeklilik için yüzde kaç engelli ?

Irem

New member
Malulen Emeklilik İçin Yüzde Kaç Engelli?

Bazen hayat, beklenmedik bir şekilde karşımıza çıkacak zorluklarla test eder bizi. Şimdi size, tam da bu tür bir testin içinden geçen birinin hikâyesini anlatacağım. Hikâye, sıradan bir ofis çalışanının, günlük yaşamda hiç beklemediği bir şekilde karşılaştığı bir engellik durumu ile başlayan bir yolculuğu anlatıyor. Ancak bu hikâye sadece bir kişinin değil, toplumsal bir sorunun da görünmeyen yönlerini keşfe çıkıyor. Malulen emeklilik ve engellilik oranları gibi konular, bazen bize ne kadar derin, karmaşık ve çok katmanlı olduklarını hatırlatmak için bir fırsat olabilir.

Bu yazıyı okurken, kendinizi bu yolculuğa dahil olmanızı ve belki de bazı soruları zihninizde sorgulamaya başlamanızı umuyorum.

Bir Gün Her Şey Değişti: Mehmet’in Hikâyesi

Mehmet, 40 yaşında, İstanbul’da bir reklam ajansında çalışan, hayata iyimser bakan bir adamdı. İşini seviyordu, her gün erken kalkar, ofise giderdi. O sabah, yine rutininde olduğu gibi kahvesini içip bilgisayarına yöneldiğinde bir şey fark etti. Yavaşça, sağ bacağında bir ağrı hissetmeye başladı. İlk başta önemli bir şey değil diye geçiştirdi. Ama günler geçtikçe, ağrı daha da şiddetli hale geldi.

Bir hafta sonra, Mehmet, bacağındaki ağrının hareket etmesini zorlaştıracak kadar şiddetli olduğunu fark etti. Fiziksel bir zorluk yaşadığını kabul etmek istemedi, çünkü her şeyin “daha iyi” olacağına inanıyordu. Ancak bir gün, basamakları çıkarken dengesini kaybetti ve yere düştü. O an, gerçeklerin kendisini bulduğunu hissetti. Hastaneye gittiğinde, doktorun söylediği şey şuydu: "Kas-iskelet sistemi hastalığınız, ilerlemiş evrede ve sürekli bir engelliliğe yol açabilir."

Peki ya şimdi? Yıllarca çalışmış, sigorta primlerini ödemiş bir adamın hayatı, sadece bir hastalık nedeniyle nasıl değişebilirdi? Burada, hepimizin zihninde bir soru doğar: Mehmet, malulen emeklilik hakkını kullanabilir mi? Yani yüzde kaç engelli olduğu zaman bu başvuruyu yapabilir?

Kadınların Empatik Bakışı: Zeynep’in Perspektifi

Zeynep, Mehmet’in eşi. Hayatları boyunca birlikte büyümüş, birbirlerini en zor anlarında desteklemişlerdi. Zeynep, ilk başlarda Mehmet’in durumunu anlamakta zorlandı. "Ama sen her zaman çalıştın, güçlü oldun, bu da geçer," diyordu. Ancak zaman geçtikçe, Mehmet’in yaşadığı fiziksel zorluklar, sadece onun değil, çevresindekilerin de hayatını değiştirmeye başlamıştı.

Zeynep, o sabah, Mehmet’in odada tek başına oturduğunu fark etti. Yavaşça yanına gidip, "Belki bir doktora daha gidelim, ne düşünüyorsun?" diye sordu. Zeynep’in bakış açısı, çözüm odaklı olmaktan ziyade, ilişki ve duygusal bağ kurarak bir anlayış oluşturmayı hedefliyordu. "Bunu birlikte aşacağız," dedi.

Bu tür bir empatik yaklaşım, Zeynep’in içinde, sadece eşinin değil, toplumsal etkilerin de farkına varmasını sağladı. Çünkü, maluliyetle karşılaşan bir insanın sadece fiziksel değil, sosyal çevresine de etkileri büyük olabiliyor. Zeynep’in düşüncelerinde şu sorular vardı: "Peki ya çevremizdeki insanlar, Mehmet’in durumunu nasıl kabul edecek? İşyerindeki yönetim, bu durumu nasıl değerlendirecek?"

Erkeklerin Çözüm Odaklı, Stratejik Yaklaşımı: Mehmet’in Kararı

Mehmet, Zeynep’le bu konuda uzun uzun konuştuktan sonra, malulen emeklilik için başvurmayı düşündü. Ama önce, bunun ne kadar doğru bir adım olduğunu anlamak istiyordu. Sonuçta, hayatını, yıllarca çalışarak kurduğu düzenini bırakmak kolay değildi.

Buna rağmen, Mehmet’in içinde, analitik bir yön vardı. "Yüzde kaç engelli olmam gerekiyor?" diye düşündü. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) belirlediği kriterleri araştırmaya başladı. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, malulen emeklilik başvurusu yapabilmek için, başvurulan kişinin iş gücü kaybı oranının yüzde 60 ya da üzerinde olması gerektiğini öğrendi.

Mehmet, bu konuda daha fazla bilgi edinmek için çeşitli kaynaklardan faydalandı. Hangi hastalıkların maluliyet başvurusu için uygun olduğunu, hangi hastalıkların daha fazla iş gücü kaybına yol açtığını araştırarak, çözüm odaklı yaklaşımıyla ilerledi. "Evet, malulen emeklilik başvurusu yapabilirim. Ama bu, sadece bir başlangıç. Bu hastalıkla yaşamayı öğrenmem gerekiyor," dedi ve süreçle ilgili daha fazla araştırma yapmaya devam etti.

Toplumsal Etkiler ve Tarihsel Bakış Açısı

Mehmet’in yaşadığı durum, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda toplumda uzun süredir devam eden bir sorunun yansımasıdır. Malulen emeklilik ve engellilik oranları, geçmişten günümüze kadar çeşitli değişimlere uğramıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında, engelli bireylerin toplumsal hayattaki rolü genellikle ihmal edilmiş, ancak son yıllarda bu konuda daha fazla farkındalık oluşmuştur. 1980’lerden sonra, sosyal güvenlik sistemlerinde yapılan değişiklikler, engelli bireylerin haklarını daha görünür kılmaya başlamıştır.

Bu bağlamda, Türkiye'de SGK tarafından malulen emeklilik için belirlenen yüzde 60 engellilik oranı, bir nevi toplumun bu bireyleri kabul etme ve yaşamlarına destek olma amacını taşıyor. Ancak bu oran, bazen toplumda engellilikle ilgili yanlış anlamaları da beraberinde getiriyor. Engellilik sadece fiziksel bir kayıp değil, aynı zamanda ruhsal ve sosyal yönleriyle de değerlendirilen bir durumdur.

Sonuç: Sizce Yüzde Kaç Engelli Olmalısınız?

Hikâyemiz, bir adamın, hastalık ve engellilikle başa çıkma sürecinde yaşadığı zorlukları anlatıyor. Ama bu yazı, sadece bireysel bir yolculuk değil, aynı zamanda toplumsal bir meseleyi de gözler önüne seriyor. Malulen emeklilik başvurusu yapabilmek için yüzde 60 engelli olmanın ne anlama geldiğini düşünürken, siz de Mehmet’in hikâyesinde kendinizi bulabilir misiniz? Peki ya toplumumuz, engellilikle ilgili daha fazla farkındalık oluşturabilir mi?